ASPARTAM VE GERÇEKLER
(Aşağıdaki linkten alıntı bir yazı)
http://www.yesilist.com/cms.php?id=928&u=en-sik-kullanilan-zehir-aspartam-e951

En sık kullanılan zehir: Aspartam E951

Ayşe Bereket
Aspartam nedir ve yan etkileri nelerdir
1965 yılında keşfedilen aspartam, sükrozdan (sofra şekeri) 200 kat daha tatlı ve çok daha az kalorili, 90’dan fazla ülkede ilaç, gıda ve içecek sektöründe çok sık kullanılan bir suni tatlandırıcıdır.

Laboratuvar ortamında elde edilen aspartam üç ana maddeden oluşmakta: %40 aspartik asit (ya da aspartat, bir tür amino asit), %50 fenilalanin (bir tür amino asit) ve %10 metanol (metil alkol).


Metanol ya da metil alkol bildiğiniz gibi antifriz, bazı yanıcı maddeler ve kaçak içki yapımında kullanılan öldürücü bir nörotoksindir. Metil alkol karaciğerde formaldehit ve formik asite metabolize olur.
Aspartik asit ve fenilalanine gelince, tatlandırıcı üreticileri bu maddelerin gıda ve içeceklerde doğal olarak bulunduğunu belirtiyor. Ancak yapılan araştırmalara göre, yiyeceklerde bulunan bu aminoasitler başka aminoasitlere bağlı olduklarından sağlığa zarar vermiyor. Aspartamın içindeki (%40) aspartik asit ve (%50) fenilalanin ise, midedeki enzimler tarafından ayrıştırılıyor ve serbest kalan fenilalanin metabolizma tarafından diketopiperazin adındaki kanserojen bir maddeye dönüşüyor. Aspartik asit de, sinir hücrelerinin stimüle ederek bunların ölümüne yol açan eksitotoksin adlı toksik maddeye dönüşüyor.

Özetle, aspartam insan vücuduna girince hem bir kanserojene, hem bir nörotoksine (sinir sistemi üzerinde zararlı etkileri olan bir zehir) hem de bir eksitoksine (sinir hücrelerini öldüren toksik madde) dönüşüyor. 


Aspartam, FDAe (U.S. Food and Drug Administration – Sağlık Bakanlığı’na bağlı Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tüm bildirilen gıda katkı maddeleri yan etkilerinin %75’i oluşturmakta. Aspartamın sebep olduğu belgelenmiş 90 tane semptomdan bazıları: baş ağrısı, migren, baş dönmesi, nöbet, bulantı, uyuşma, kas spazmları, kilo artışı, deri döküntüsü, depresyon, yorgunluk, sinirlilik, çarpıntı, uykusuzluk, görme bozuklukları, işitme kaybı, nefes zorluğu, anksiyete atakları, konuşma bozukluğu, tat kaybı, tinnitus (kulak çınlaması), vertigo, hafıza kaybı ve eklem ağrıları. Aspartamın yan etkilerini inceleyen bilim adamları ve doktorlara göre beyin tümörleri, MS, epilepsi, kronik yorgunluk sendromu, Parkinson, Alzheimer, mental gerilik, lenf kanseri, lösemi, doğum kusurları, fibromialji ve diyabet aspartam kullanarak tetiklenebilir ya da ağırlaşabilir. 

Ayrıca Fenilketonüri (amino asit metabolizmasının bozulması sonucu meydana gelen kalıtsal bir hastalık) hastaları aspartamın içerdiği fenilalanini metabolize edemedikleri için, kanda biriken bu madde beyinde harabiyet yapar ve en ciddi sonucu fenilalanin ve türevlerinin birikmesine bağlı olarak mental gerilik oluşmasıdır.

Aspartamın karanlık geçmişi

Peki günümüzde en tehlikeli gıda katkısı olarak kabul edilen aspartam nasıl keşfedildi, yasallaştırıldı ve kullanımı nasıl hala bu kadar yaygın olabiliyor?

1965 yılında G.D. Searle İlaç Şirketi’nde, bir ülser ilacı üzerinde çalışan bir kimyager şekerden 200 kat daha tatlı fakat kalorisi olmayan aspartamı keşfeder.

1967’de Searle FDA’ye başvurmak için gerekli testleri başlatır ancak Searle adına bu testleri yavru maymunlar üzerinde yöneten Harold Waisman adında bir biyokimyager, aspartamlı sütle beslenen yedi maymundan birinin öldüğünü ve beş tanesinin de granmal nöbet geçirdiği bildirir.

Bu arada 1970’ın sonlarına doğru, pazar payı en yüksek düşük kalorili suni tatlandırıcı Siklamat, bazı bilim adamları tarafından kanserle ilişkilendirildiği için piyasadan kaldırılır. Aynı sıralarda, geriye kalan tek suni tatlandırıcı Sakarin de kamuoyunda sorgulanmaya başlar. Artık Aspartam için pazarda yer açılmıştır. 

1971’de Dr. John Olney (sinir sistemi ve beyin üzerine araştırma yapan ve monosodium glutamatı bebek mamalarından çıkarılmasını sağlayan bilim adamı) araştırmalarının aspartik asitin yavru farelerin beyinlerinde delik açtığını Searle’e bildirir. Searle’ün kendi araştırmacılarından biri benzer bir araştırmayla Dr. Olney’i onaylar.

Şubat 1973’te testlere onlarca milyon dolar harcayan Searle, FDA onayı için başvurur ve aspartamın güvenli olduğunu ispatladıklarını iddia ettikleri yüzün üzerinde araştırma sunar. Mart 1973’te bu verileri inceleyen ilk FDA bilim adamları Searle’ün verdiği bilgilerin aspartamın güvenirliliğini göstermeye yeterli olmadığını ve daha fazla laboratuvar testi gerektiği açıklarlar.

Mayıs 1974’te (Siklamat’ın piyasadan kalkmasında büyük rol oynayan) Avukat Jim Turner ve Dr. Olney’in 1971 yılında yavru farelerin beyinlerinde delik açılmasıyla sonuçlanan araştırmasını tartışmak için Searle temsilcileriyle bir araya gelir. Ancak, Temmuz 1974’te FDA aspartamın kuru gıdalarla sınırlı kullanımı için ilk onayını verir. Ağustos ayında Avukat Jim Turner ve Dr. Olney aspartam’ın onayına karşı ilk itirazlarını sunar. Aralık
1975
’te FDA aspartam onayına durdurma kararı alır ve Searle’ün aspartamı pazarlamasını engeller


1976’da Turner ve Olney’in dilekçeleri Searle laboratuvarlarının FDA tarafından denetlenmesine yol açar. Sonuç, Searle test prosedürlerinin şişirme, hata dolu ve test verilerinin manipüle edildiğidir.Denetmenlerin raporunda “o güne kadar Searle testleri kadar kötü bir şeye rastlamadıkları”yazmaktadır.

1977 inanılmaz numaraların döndüğü önemli bir yıl. Ocak1977’de FDA, Amerika Adalet Bakanlığı’na Searle’e aspartam güvenirlilik testleri sırasında bulguları saptırmak ve “gerçekleri gizlemek ve yalan açıklamalar yapmak” sebebiyle dava açılabilir mi diye araştırması için tahkikat heyetinin kanuni takibat başlatması için resmî başvuruda bulunur. Bu, FDA tarihinde ilk defa bir üreticiye ceza davası açmak istemesidir. İşler bu noktada iyice “kirlenmeye” başlıyor. Bir iki hafta sonra, Searle’ün Avukatları Sidley & Austin Searle araştırmasının başındaki savcı Samuel Skinner ile iş pazarlığına oturuyor. Mart ayında ise Searle Donald Rumsfeld’i CEO olarak işe alıyor. Rumsfeld hatırlayacağınız üzere eski bir kongre üyesi, Ford hükümeti’nin Savunma Bakanı, daha sonra 2001’de George W. Bush’un da Savunma Bakanlığını yapmış, 11 Eylül olaylarından sonra çıkan Irak ve Afganistan savaşının mimarıdır. Rumsfeld Searle’ün üst yönetimine birçok Washingtonlu ahbabını yerleştirir. 

Temmuz
’da Samuel Skinner savcılıktan ayrılır ve Searle’un avukatlık bürosunda çalışmaya başlar.Ağustos’ta FDA Bressler raporunu yayınlar. Raporda Searle araştırmalarından birinde, 196 hayvandan 98’inin öldüğü ve bazılarının ancak bir yıl sonra otopsi yapıldığı açıklanır. Birçok başka hata ve tutarsızlık olduğu da tespit edilir. Aralık ayında Savcı Skinner’ın geri çekilmesi ve istifası kanuni takibat sürecini o kadar yavaşlatır ki, aspartama karşı yapılan suçlamalar zaman aşımına uğrar ve tahkikat heyeti kanuni takibatı bırakır.


1979’da FDA aspartam’ın güvenirliliğine araştırması için bir Kamu Araştırma Kurulu kurar. Bir yıl sonra bu kurul hayvanlarda oluşan beyin tümörleri hakkında daha fazla araştırma yapılmadan onaylanmaması gerektiğine karar verir. “aspartamın güvenli bir gıda katkı maddesi olarak kullanılmasına dair kesin kanıt sunulmadığını” açıklar.

1981 diğer çok önemli bir yıldır. Ocak 21’de Ronald Reagan Başkanlık yemini eder. Reagan’ın geçici kabinesinde yer alan Searle’ün CEO’su Rumsfeld kendi eliyle yeni FDA Başkanı Dr. Arthur Hull Hayes Jr.’u seçer. Reagan’ın yemininden bir gün sonra, Searle FDA onayı için yeniden başvurur. Mart’ta yeni FDA Başkanı Kamu Araştırma Kurulu’nun sonuçlarını tekrar gözden geçirmek için özel bir panel kurar.Mayıs’ta beyin tümörü meselesini araştıran altı FDA bilim adamından üçü aspartamın onaylanmaması gerektiğini ve Searle’de yapılan testlerin güvenilir ve yeterli olmadığını açıklar. Temmuz 1981’de Rumsfeld tarafından seçilen yeni FDA Başkanı’nın ilk icraatlerinden biri Kamu Araştırma Kurulu’nu hiçe sayarak, kendi FDA ekibinin önerilerini görmezden gelerek aspartamın kuru gıdalarda kullanımı için onaylamak olur. 
Ekim 1982’de FDA, Searle’un gazlı ve diğer içeceklerde kullanımının onaylanması için başvurduğunu açıklar. Temmuz 1983’de National Soft Drink Association (NSDA – Ulusal Alkolsüz İçecek Birliği) aspartam’ın likit halde çok değişken olduğunu ileri sürerek, aspartamın gazlı içeceklerde kullanılmasının daha fazla veri elde edilene kadar ertelenmesini talep eder. Likit haldeki aspartam 30 derecenin üzerinde bir ısıda kaldığında, iki iyi bilinen toksin DKP (Diketopiperazin) ve formaldehite dönüşmekte. Aynı yıl NSDA’nin yanında başka bağımsız avukat ve bilim adamlarının da FDA’ye resmi itirazlarda bulunmalarına rağmen, 1983 sonbaharında aspartam içeren gazlı içecekler tüketiciye sunulur.


1985’te, “meşhur” Monsanto (bkz. Monsanto ve GDO yazıları) Aspartam’ın patentini elinde bulunduran G.D. Searle’ü satın alır ve Searle Pharmaceuticals ve NutraSweet Company (aspartam kısmı) adında iki ayrı şirket kurar. 2000 yılında ise Nutrasweet’i J.W.Childs’a satar.

1993’de FDA, aspartamı diğer içecekler, pişmiş gıda ve şekerlemelerde kullanılmasını onaylar. 1996’da ise FDA, aspartam kullanımı üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırarak tüm gıda ve içeceklerde kullanımını onaylar.
Birçok Avrupa Birliği ülkesi aspartamı 1980’lerde onayladı, tüm ülkelerin onaylaması ise 1994’te gerçekleşti. aspartam’ın Avrupa’daki patenti 1987’de, Amerika’daki patenti ise 1992’de sona erdi.

Dikkat! Aspartam her yerde

Aspartam (E951) Equal, Spoonful, NutraSweet ve Canderel ve 2009’dan beri AminoSweet ticari adları altında yaklaşık dünyada satılan 6.000 gıda ve içecek maddesinde bulunmakta. Türkiye’de aspartamAspartil, Diyet-Tat, Nutra-Tat, Sanpa gibi ticari adlar altında da satılmakta.



-Aspartam içeren maddelerden ilk akla gelenler diyet kolalar ve diğer diyet ya da şekersiz ibaresi bulunan meşrubatlar ve meyveli içecekler.

-Şekersiz çikletler, nane şekerleri, şekerler ve çikolatalar.


-Kahvaltı gevrekleri, meyveli yoğurtlar, yağsız veya az yağlı yoğurtlar, hazır tatlılar, pudingler, çikolatalı, meyveli sütler, kakaolu içecekler, dondurmalar.





-Soslar, tatlı soslar, reçel ve marmelatlar ve ketçap.


-Bazı çaylar, hazır kahveler, kahvelere eklenen şuruplar, tatlandırılmış soğuk çaylar, tatlandırılmış sular ve proteinli besleyici içecekler
 çoğu zaman aspartam içermekte.

-Diyabet hastalarının kullandıkları çoğu gıda.


-Diş macunları, gargaralar.


-İlaç sektöründe: Çiğnelebilir vitaminler, suda eriyen vitaminler (Redoxon), vitaminler (özellikle hamilelere verilen ve demir eksikliği tedavisinde kullanılan Maltofer, Bonmega Kalsiyum+D3, menopoz sonrası kemik kaybını önlemek için verilen Bonenorm), romatoit artrit ve osteoartrit ilaçları (Berkofen), mükolitikler yani balgam sökücüler (Asist, Mucocure, Muconex), laksatifler, soğuk algınlığı ilaçları (Pir Hot D, Gribex, pediyatrik üst solunum yolu enfeksiyonu için kullanılan Spectracef), pastiller, migren ilaçları (Maxalt), antibiyotikler (Zinnat, Augmentin, Texef), demans ilaçları (Emaxin), antidepresanlar (Eslong), anksiyolitikler (Xanax).

Bu liste benim yaptığım bazı araştırmalar sonuncunda ortaya çıkarabildiğim ilaçlardır. Kullandığınız ilaçların prospektüsündeki yan maddelere bakarak, aspartam içerip içermediğini görebilirsiniz.

Gıdaya gelince, 07.01.2011’de Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Gıda Kodeksi Yönetmeliği Gıda Maddelerinde Kullanılan Tatlandırıcılar Tebliği’nin 6. Maddesi aşağıdadır:
“Ambalajlama, etiketleme ve işaretleme MADDE 6 –
(2) Yukarıdakilere ilave olarak aşağıdaki hükümler de etiket üzerinde yer almalıdır:
a) "Doğrudan tüketim için …………….. bazlı tatlandırıcı" ifadesi, tüketiciye doğrudan sunulan tatlandırıcıların etiketinde yer almalı ve boşluk bırakılan yere ürünün bileşiminde bulunan tatlandırıcının veya tatlandırıcıların adı veya adları yazılmalıdır.
b) Tatlandırıcı ihtiva eden gıda maddelerinin etiketlerinde, tatlandırıcı içerdiğine dair ifade ürün adıyla aynı yüzeyde farklı ve dikkat çekici renkte ve büyüklükte belirgin bir şekilde yer almalıdır.
(3) Poliol veya şeker alkolü ve/veya aspartam ve/veya aspartam-asesülfam tuzu içeren ve tüketiciye doğrudan sunulan tatlandırıcıların etiketinde şu uyarılar yer almalıdır:
a) Polioller: aşırı tüketimi laksatif etkiye neden olabilir.
b) Aspartam: fenilalanin ihtiva eder.
c) Aspartam-asesülfam tuzu: fenilalanin ihtiva eder.”

Ama bu yönetmeliğe ne kadar uyulduğunu görmek bizlere düşmektedir. Anlaşılan, aspartam tuzağına düşmemek için elimizde bir büyüteç, etiket ve prospektüs peşine düşmeliyiz. Belki de her birimiz aspartam içerdiğini bildiğimiz maddelerin bir listesini yapıp, paylaşmalıyız.


Bazı Kaynaklar:
http://www.ichastaliklaridergisi.org/managete/fu_folder/1998-06/html/1998-5-6-402-405.html
http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2012/09/26/aspartame-causes-brain-damage.aspx
http://www.encognitive.com/node/1673
http://www.swankin-turner.com/aspartame.html
http://www.swankin-turner.com/hist.html
Aspartame/NutraSweet: The History of the Aspartame Controversy by James Turner, ESQ. Director of the National Institute of Science, Law, and Public Policy (NISLAPP)

Ayşe Bereket