ÇOCUKLARA SAĞLIKLI KURABİYE




Kızımla yaptığımız sağlıklı kurabiye tarifi👼
Bizzat kendisi yoğurmaya yardım etmiş olupşekilleri özenle yapmıştır😃
Çocuklarınıza rahatlıkla verebileceğiniz bir kurabiye.
Çünkü içinde şekerden çok keçiboynuzu tozu ve margarin yerine tereyağ var. Abur cuburlara 🍡iyi bir alternatif👍





Malzemeler:
3 su bardağı tam buğday unu
1/3 su bardağı yulafezmesi (rondodan geçirilmiş)
2/3 su bardağı keçiboynuzu tozu
1/3 su bardağı pudra şekeri
200 gr tereyağ
1 çorba kaşığı kabartma tozu
1 pkt vanilya
1 avuç kadar kırılmış ceviz
Arkadaşım Yasemin' e teşekkür ederim.

KIŞ AYLARINA ÖZEL SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİ...







KAHVALTI EN ÖNEMLİ ÖĞÜN!
Kahvaltı; gece boyunca süren açlığın üzerine, enerji alımını sağladığı için en önemli öğündür. Yapılan çalışmalarda kahvaltı yapmak, gün içindeki kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olduğunu gösteriyor. Kahvaltı yapmak, daha verimli daha aktif olunmasına yardımcı olur. Kahvaltı yapılmadan başlanılan bir günde ise yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü ve bitkinlik hissedilir. Her mevsim olduğu gibi kış aylarında da kahvaltı yapmadan güne başlanılmaması gerekir. İdeal bir kahvaltı her besin öğesini (karbonhidrat, protein, yağ vs.) de içeren şekilde olmalıdır.
Örneğin; 1 adet ince dilim peynir ve tam buğday ekmeğinden yapılmış bir tost + söğüş sebze + 2 ceviz YA DA 1 su bardağı süt + 2 çorba kaşığı yulaf ezmesi + 1 porsiyon meyve + 8 adet çiğ badem YA DA 1 adet yumurta + 1 dilim beyaz peynir ve az yağla yapılmış otlu bir omlet + 1 dilim esmer ekmek …


MEYVE - SEBZE TÜKETİMİ
Havaların soğuması ile beraber hastalıklar da artmaktadır.  Bu dönemde hastalıklara karşı vücut direncini arttırmak için vitamin ve mineral desteğine önem verilmesi gerekir. En iyi vitamin ve mineral kaynağı sebze ve meyvelerdir. Her gün düzenli olarak taze, mevsimine uygun meyve tüketilmesi gerekir. Bazen meyve yerine meyve suyu tercih edilebilir. Meyvenin suyu tercih edilecekse; taze sıkılmış olmalı ve miktarına dikkat edilmelidir. Neticede meyve früktoz adında bir şeker içerir ve fazla tüketimi kilo alımı konusunda önemsenmesi gereken bir durumdur. Örneğin 1 su bardağı portakal suyu 4-5 adet portakal içerir. Bu miktar farkında olmadan, günlük meyve tüketiminin üzerine çıkılmasına sebep olabilir. Ayrıca meyvenin kendisini yemek, posa içerdiğinden, suyunu içmeye nazaran daha tok tutar.
HANGİ AYDA HANGİ SEBZE-MEYVELERİ YİYELİM?
ARALIK: Karnabahar, havuç, karalahana, brokoli, pırasa, brüksel lahanası, kereviz, bal kabağa, yer elması, ıspanak, elma, mandalina, ayva, nar, portakal, greyfurt, trabzon hurması
OCAK: Karnabahar, havuç, bal kabağa, karalahana, brüksel lahanası, brokoli, pırasa, kereviz, yer elması, pancar, ıspanak, kara ve kırmızı turp, elma, mandalina, ayva, nar, portakal, greyfurt, trabzon hurması
ŞUBAT: Karnabahar, havuç, bal kabağa, brüksel lahanası, karalahana, brokoli, pırasa, kereviz, yer elması, pancar, ıspanak, kara ve kırmızı turp, hindibağ, frenk soğanı, elma, mandalina, ayva, nar, portakal, greyfurt, trabzon hurması


HAVALAR SOĞUDUKÇA SU İÇMEK AKLIMA BİLE GELMİYOR!
Bu cümle birçok kişi tarafından söylenmiştir. Havalar soğuğunca yanınızda taşıdığınız su şişesini almayı unutur oluyor ya da iş yerinde masanıza sürahiyi koymak aklınıza gelmiyor. ‘ Ben en son ne zaman su içmiştim.’ diye düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Oysa su tüketimine her mevsim dikkat edilmesi gerekir.
İçtiğimiz suyun vücuda alınması ve atılması bir denge içinde olur. Vücudun sıvı miktarının korunması için günlük sıvı alımının günlük sıvı kaybına eşit olması gerekir. Yeterli miktarda su içildiğinde gerekli mineraller alınır, vücut ısısı dengede kalır, bağışıklık sistemi güçlenir, cilt güzelleşir, soğuk algınlığına karşı direnç artar. Günde yaklaşık 2-2.5 L içilmesi gerekir. Kış aylarında, su tüketimine destek amaçlı ıhlamur, kuşburnu çayı, adaçayı da tüketilebilir.
Bağışıklığınızı kuvvetlendirmek için kış çayı tarifi: 1 demlik içine 1 avuç ıhlamur, 1 çay kaçığı zencefil, 1 küçük boy dilimlenmiş limon, 1 küçük boy dilimlenmiş yeşil elma, 1 çay kaşığı zerdeçal koyup, üzerine kaynamış su dökün. Ağzı kapalı olarak 4-5 dakika demleyin. Günde 1-2 fincan içebilirsiniz. İçerken içine 1 çay kaşığı bal ve 1 çubuk tarçın koyabilirsiniz.


ÜŞÜDÜKÇE TATLI VE KARBONHİDRAT İSTİYORUZ
Saatlerin değişmesiyle günün daha çabuk bitmesi, havaların soğuk ve kapalı olması; daha yorgun, halsiz hissedilmesine sebep olur. Buna bağlı olarak da gün sonunda yeme atakları ile karşı karşıya kalırsınız. Çünkü hissedilen yorgunluğu bastırma ihtiyacı doğar. Bunun en kolay çözümü de yemek yemektir, tatlı ve karbonhidrat! Oysa başka çözümler bulmak gerekir. Örneğin gün sonuna doğru, akşam yemeğinden önce iyi ve tatminkar bir ara öğünle bu durumu ortadan kaldırabilirsiniz.
1 avuç kuru üzüm, fındık ve yaban mersini karışımı ile 1 fincan yeşil çay YA DA 3-4 adet hurma ve 8-10 adet çiğ badem YA DA evde yapabileceğiniz yulaf ezmeli hurma tatlısı  ( https://www.youtube.com/watch?v=8WWUbSyWVfw ) gibi alternatifleri kullanabilirsiniz.


HAFTADA 2-3 GÜN BALIK TÜKETİN!
Sonbahar ve kış mevsimleri, balık sezonu olmasına rağmen Türkiye’ de yıllık kişi başına düşen balık tüketim miktarı 8 kilogramdır. Oysa Avrupa ülkelerinde bu miktar (kişi başına düşen balık miktarı) 25 kg iken, uzak doğu ülkelerinde ise 80 kg kadardır.
Balıkta bulunan Omega-3 yağ asidi birçok rahatsızlık için çok önemlidir. Kalp hastalıklarından, kansere bağışıklık sisteminden cilt rahatsızlıklarına kadar pek çok faydası vardır. Bu sebeple kış aylarında balık tüketimine dikkat etmek ve haftada 2-3 gün sofrada eksik etmemek gerekir.


KIŞ AYLARININ VAZGEÇİLMEZİ:KESTANE!
Çok sevilen yedikçe yenilesi bir yiyecektir. Kestanenin birçok faydası olduğu kadar karbonhidrat içeriği sebebiyle de dikkatli tüketim gerektirir. Kestane kalsiyum, fosfor, potasyum, magnezyum gibi mineraller içerirken iyi sindirilebilir lifler de içerir.
3-4 büyük kestane ya da 5-6 küçük kestane 1 dilim ekmeğe eşdeğerdir. Bu miktarların, günlük aşılmaması kilo kontrolü açısından çok önemlidir. Bir ara öğün gibi tüketilmesi gerekir. Ayrıca şeker hastalarının da tüketirken dikkat etmesi ve porsiyon kontrolü sağlayarak yemesi gerekir. Çünkü kan şekerinin çok fazla yükselmesine sebep olur.



DİYETİSYEN ELİF YILDIZ

PMS VE BESLENME



PMS; premenstruel sendrom yani regli öncesi sendrom demektir. Pms dönemi, bayanların hormonal ve psikolojik olarak iniş-çıkışlar yaşadığı dönemdir. Özellikle sıkça karşılaşılan şikayetler; ödem, baş ve karın ağrısı, iştah artması, şeker düşüklüğü, tatlı isteği, duygusal durum değişiklikleri, kabızlık vs.dir.
Rahimin; iç yüzeyinde, her ay, döllenmiş yumurtanın gelip yapışmasını ve buradan beslenmesini sağlayacak damarlı bir doku oluşur. Eğer döllenme yoksa bu doku görevini tamamlayıp yerini alttan gelen yeni dokuya bırakarak dökülür. Her ay bu işlem aynı şekilde tekrarlanır. Bu sürece menstürel siklus ya da regl düzeni denir. İşlevini yitirerek yerini, yeni oluşan dokuya bırakıp dışarıya atılan bu dokuya da regl kanaması ya da menstrüasyon kanaması denir. Tüm bunlar vücutta oluşurken bazı hormanların değişikliği ve demir-magnezyum ve B6 vitamini azalmasına bağlı olarak regli öncesi ve regli dönemi şikayetleri ortaya çıkar.

BU DÖNEMDE CANIM ÇOK TATLI İSTİYOR!!!
Bayanların regli dönemlerinde vücutta dolaşan östrojen hormonu azalır. Östrojen azalmasına bağlı kan şekerinde düşme eğilimi olur, tatlı ve karbonhidrat yeme isteği artar. Bu süreci rahat bir şekilde atlatabilmeniz için öğün atlamamak gerekir. Ara öğünlerde kuru meyve, tarçınlı süt, badem- fındık gibi kuruyemişler, ekşi ve sert taze meyve tercih edilebilir.  Ayrıca içtiğiniz bitki çaylarının içine tarçın kabuğu da atabilirsiniz.                                                                                                                                                                                

HALSİZ VE YORGUN OLUYORUM!!
Kanama ile beraber magnezyum ve demir kaybı da olur. Magnezyum kaybı kramplara sebep olabilir.  Demir kaybı ise halsizliğe sebep olur. Bu durumla baş edebilmek için et, balık, fındık-ceviz-badem gibi kuruyemişler, siyah kuru üzüm ve hurma gibi kuru meyveler(diğer kuru meyvelerde olabilir tabii) tercih edilebilir. Bunların yanında sizi rahatlatacak melisa ve papatya çayı da içebilirsiniz. Çayınıza sıktığınız birkaç damla limon yani C vitamini demir içerikli gıdalardaki demirin kullanımını arttıracaktır. Magnezyum kaybı içinse tüm koyu yeşil yapraklı sebzeler (mdn salatası yapabilirsiniz), kurubaklagiller, fındık, ceviz, badem tüketilebilir. Bu dönemde masum bir kaçamak da yapılabilir. 2-3 küçük parça bitter çikolata bir fincan kahvenin yanında fena olmaz değil mi?
Not: Çok yoğun kramp ve tatlı krizleri için uzmana danışarak magnezyum tabletler de kullanılabilir.
Mdn salatası = 1 tabak dolusu (tepeleme) maydanoz+ dereotu+ taze nane+ üzerine 6-7 adet çiğ badem+ biraz kekik+ bol limon + 1 çay kaşığı pekmez, bu salatanın yanına 2-3 köfte ya da üzerine 1-2 dilim beyaz peynir konularak rahatlıkla tüketilebilir. Bu salataya çiğ ıspanak, tere, az miktarda roka da eklenilebilir. (regli semptomlarına iyi gelecek bir tarif)

VÜCUDUM ÇOK ŞİŞİYOR, TARTIMDA 2-3 KİLO ARTIŞ OLUYOR = ÖDEM!!!
Hormon değişikliklerine bağlı olarak vücutta ödem oluşabiliyor. Bunu önlemek ya da en az indirmek için adet tarihinden yaklaşık bir hafta önce su tüketimi artırmak (2-2.5 L) ve tuz tüketimi azaltmak gerekir. Yemekleri az tuzlu pişirmek ve sofrada ekstra tuz eklememek en güzeli. Ayrıca salamura ürünlerin de tuz içeriği olduğu için bunlar da ödeme sebep olabilir. Bu dönemde düzenli egzersiz ödeme çok iyi geliyor ve daha az şişkinlik hissediliyor. Potasyum alımı da tuzun atılmasını sağlar ve ödemin oluşmasını engeller. Bu nedenle sarı-turuncu meyveler tercih edilebilir. Potasyum içerikli gıdalar; muz, portakal, mandalina gıdalara örnek olabilir.
Bu dönemde kafeinli içeceklerden de uzak durmak gerekir. Bu içecekler su yerine geçmez ve ödeminizin atımını kolaylaştırmayıp zorlaştırabilir. Ödemin atılması için sanılanın aksine, yani suyu azaltmak yerine, arttırmak gerekir.
Sigara içmek de şikayetlerimizin artmasına sebep olur.

ÇOK GERGİN OLUYORUM. NORMALDE DAHA AZ TEPKİ VEREBİLECEĞİM YA DA TEPKİ VERMEYECEĞİÖM DURUMLARA AŞIRI TEPKİ VERİYORUM!!!
İşte bu durumun çözümü de B6 vitamini. Bu vitamin sinir sistemine iyi geliyor. Aynı zamanda rahatlatıcı bitki çayları (papatya, melisa çayları) da içilebilir. B6 vitamini;  fındık, ton balığı, sarmısak, kepekli pirinç, antep fıstığı (bir ara öğünde 1 avuç yeterliJ), yumurta, brokoli gibi gıdalarda daha fazla bulunmaktadır.

DYT.ELİF YILDIZ





SONBAHARDA BESLENME





Yaz bitti. Son baharın ilk günlerinde yazdan kalma havayı yaşıyor olsak da önümüzde bizi bekleyen serin havalar var. Kendimizi bu havalara hazırlamalıyız. Mevsim değişikliği hem bedenen hem de ruhen bizi çok etkiler. Bu sebeple soğuk havalara karşı direncimizi arttırmalı, artık arada bir kendini gösteren güneş yüzünden enerjimizi düşürmemeliyiz. Bunun için yeterli ve dengeli beslenmek, kışa hazırlıklı girmemiz için de faydalı olacaktır.
Peki günlük beslenmemizde nelere dikkat edelim?

ANTİOKSİDAN BESİNLER, KORUYUCUDURLAR.
Antioksidan besinler; direncimizi arttıran, hasara uğramış hücreleri koruyan, hastalıklara karşı savaşan (hatta kansere karşı ) besinlerdir. Antioksidanlar ağırlıklı olarak daha çok sebze ve meyvelerde bulunurlar. Bunlardan bazılarını; A,C,E vitamini, selenyum, kuversetin, kapsaisin, resveratrol diyerek sıralayabiliriz.
A vitamini; balık yağında, yumurtada ve havuçta; C vitamini özellikle greyfurt, portakal, biber, brokolide; resveratrol üzüm, yaban mersini gibi meyvelerde; polifenol yeşil çayda, elma ve erikte bulunur. Bu listeyi uzatmak mümkündür. Ancak antioksidan besinlerin hepsinden faydalanmak için günlük beslenmemizde besin çeşitliği sağlamak (her renk sebze ve meyveden yemek) ve yeterli-dengeli beslenmek gerekir.

SAĞLIKLI SİNDİRİM SİSTEMİ =  KUVVETLİ BAĞIŞIKLIK /  Probiyotikler
Probiyotikler, sindirim sistemimizin çalışmasını sağlayan bakterilerdir. Bu bakteriler, vücut için zararlı bakterilerin çoğalmasını durdurmaya yardım eder. İshal, mide rahatsızlığı, şişkinlik, hazımsızlık ve  diğer barsak sorunlarını önlemeye yardımcıdır. Solunum yolları enfeksiyonlarının gelişme riskini düşürürler. Probiyotik içeren besinler; yoğurt, kefir, ayran, süzme peynir gibi günlük hayatta rahatlıkla bulabileceğimiz besinlerdir.

SU İÇELİM
Havalar soğudukça su içmeyi unutabiliyoruz çoğu zaman. Yazın havanın sıcaklığı bize suyu nasıl unutturmuyorsa, sürekli su içme ihtiyacı duyuyorsak, kışın da tam tersi olabilir. Serin havalar yaklaştıkça, içimizi ısıtacak sıcak bir şeyler içmek isteriz. Çaya kahveye sarılırız. Suyu farkında olmadan ikinci plana atarız. Bu sebeple yapmamız gereken güne 2.2.5 L su içemeye özen göstermektir.
İşte size soğuk havalarda sıvı tüketiminizi destekleyecek, bağışıklık sisteminize iyi gelecek kış çayı tarifi:
1 küçük boy demlik içine birkaç yaprak ıhlamur, ¼ elma (kabuklu), 1 çay kaşığı toz zencefil, ¼ orta boy limon (kabuklu), 1 tatlı kaşığı bal ve 2 kupa kaynar su koyulur. 4-5 dakika demlenir. Daha lezzetli olsun ve birazda iştahımı bastırsın diyorsanız, içerken 1 çubuk tarçın atılabilir.

KARBONHİDRAT İSTEĞİ ARTARSA!
Sonbaharda, sıcaklık düştükçe canımız tatlı ve karbonhidrat daha çok isteyebilir. Hem hareketimiz azalır dışarıya daha az çıkabildiğimiz için hem de aldığımız kalori yukardakiler yüzünden artabilir. Güneşin kaybolup yerini bulutlara bırakması ile enerjimiz de düşer. Düşen enerjiyle bizde tatlılara, karbonhidrata yönelmeye başlarız. İşte bu noktada en önemli alternatif kuru meyveler ve yemişlerdir: Yaban mersini, dut kurusu, kuru üzüm, çiğ badem, ceviz, çiğ fındık… Bu besinler hem antioksidan açısından zengin hem de tok tutup bize enerji verirler. Fakat herşeyin fazlası zarar= kilo demek tabiri caizse yerinde olacaktır. Yapmamız gereken bir ara öğünde bunlardan yaptığımız karışımdan 1 avuç almamız sadece. (Not: Diyabeti olanlar kuru meyveleri doktor /diyetisyenine danışarak tüketmelilerdir)

SPOR ZİNDELİKTİR SAĞLIĞA DESTEKTİR!
Sürekli dışarılarda gezerken, havuzdan-denizden çıkmazken şimdi yavaş yavaş evlerde ve kapalı alanlarda vakit geçirmeye başlarız. Soğukta dışarı çıkmak belki de içimizden gelmeyecek. Ama spor yapmak isteyene çözüm çok!!! Birinci çözüm: sıkıca kalın kıyafetlerimizi giyinip her hava şartına rağmen yürüyüş yapmak. Burada önemli olan evden çıkana kadar ki süredir. Evden çıkma isteğimiz azalır. Ama çıktıktan sonra da iyi ki de dışarı çıkıp spor yapmışım dersiniz. Bir diğer yol evde ya da spor salonunda koşu bandı ya da bisiklete binmektir. Sporsuz kalmamak adına spor tesislerde alternatifler çok. Herhangi bir spor türünden faydalanabiliriz. Yüzme olsun, pilates zevkle yapabileceğimiz sporlardır. Gene de evden çıkamam derseniz açın müziği dans edin. 45-50 dk müzik eşliğinde hareket edin. Bu yol da size iyi gelebilir.
Alternatif çok bahane yok. Haftada en az 3-4 gün 45 dk egzersiz yapın. Sağlığınıza sağlık katın.


DİYETİSYEN ELİF YILDIZ 

BAYRAMDA VE BAYRAM SONRASI BESLENME

BAYRAMDA VE BAYRAM SONRASI BESLENME

Ramazanda beslenme düzeninin değişmesi metabolizmayı olumsuz yönde etkilemektedir. Uzun süre açlığın üzere yediğimiz yemekle, vücut kendini korumaya alır ve vücut yağ miktarı artar. Metabolizma 2.haftadan sonra yavaşlamaya başlar. Gün içindeki açlığı bastırmak için iftarda yöneldiğimiz besinler bize kilo aldırır. Bu nedenle aldığımız kiloları vermek ya da kilo almasak da metabolizmamızı düzenlemek ramazan sonrasına kalır.

Ramazanın ardından gelen 3 günlük bayram ile yeme eğilimi artar. Çünkü artık psikolojik olarak yemek konusunda rahatladığımız için daha fazla yemek yeme eğilimimiz olur. Bu durumu kontrol altına almamız gerekir.

Neler yapabiliriz?

1)      Bayramda güne güzel ama hafif bir kahvaltı ile başlayın. Peynir, tahıllı, tam buğday ekmek, zeytin, söğüş sebze, süt gibi besinler tercih edin.
2)      Az az ve sık sık yiyin. Günde 3 ana 3 ara öğün yapın.
3)      Ramazanda azalan su tüketimimizi düşünerek gün içinde 2-2,5 L su için.
4)      Ara öğünlerde kuru meyve, badem, ceviz,  taze meyve, süt, ayran, yoğurt gibi besinler tercih edin.
5)      Bayramda tatlı ikramlarını kontrol altına alın. Yemek istediğimiz tatlıyı belirleyip günlük sınır koyun. Örneğin ‘günde 1-2 dilim baklava yiyeceğim.’ diyerek kendinizi kontrol altına almaya çalışın. Günlük 1-2 dilim baklavadan sonra diğer ikramları reddedin.
6)      Tatlı tüketiminde öncelikle tercihiniz sütlü tatlılar olmalıdır. Tüketim zamanı da ara öğünde olmalıdır. Yemekten hemen sonra tatlı tüketmeyin.
7)      Ramazanda öğün düzenin değişmesi ile barsak şikayetleri de artar. Bunu düzenlemek için ramazandan sonra posa alımını arttırın. Günde 5 öğün sebze ve meyve tüketin. Haftada 2 gün kurubaklagil tüketin.
8)      Bayramda yapılan ağır yiyeceklerden uzak durun. Kızartma, kalorisi yüksek yağlı yiyecekler yerine haşlama, ızgara, fırında pişirilen yemekler tercih edin.
9)      Adı üstünde şeker bayramı J olduğu için çikolata şeker ikramı olacaktır. Kendinize günlük sınır koyun. ‘Bugün 2 tane yiyip gerisini reddedeceğim.’
10)   Evinize gelen misafirlerinize ikram edeceğiniz çerez kasesinde beyaz leblebi, hurma, gün kurusu, badem, ceviz bulunsun. Hem gelen misafire sağlıklı ikram yapmış olursunuz hem de siz ikram ederken yaptığınız kaçamaklarda sağlıklı seçimler yapmış olursunuz. Ara öğün niyetine yiyebilirsiniz.
11)   Bayramda tatlı ve çikolata tüketimlerimiz olacağı için, fiziksel aktivitenizi arttırın. Yani günlük koşturmadan fırsat bulduğunuzda hemen dışarıya çıkıp yürüyüş yapın. Eğer bayramda zaman ayıramazsanız, bayramdan sonra harekete geçin. Haftada 3 gün 1 saat düzenli yürüyüş yapın.
12)   Ramazanda sahur yemekleri, ramazan sonrası gece yemekleri şekline dönüştürmeyin. Gece süt, yoğurt, meyve tercih edin.
13)   Bayram ziyaretlerine gitmeden önce evden aç çıkmayın. Süt, yoğurt, ayran, sebze yemeği ya da salata tüketin ki, gittiğiniz yerde kendinizi kontrol altına alın. Gittiğiniz yerde sınırlı gıda tüketimini sağlamış olursunuz.
14)   Bayramda 3 gün boyunca bu dediklerimin hiçbirini yapamadınız mı? Bayramdan hemen sonra toparlanın, daha dengeli beslenip yürüyüş yaparak bayramda aldığınız kiloları vermeye başlayınJ


DYT.ELİF YILDIZ

DİYET DEĞİL SAĞLIKLI BESLENME!!!


  
KİLO VERMEYE ÇALIŞMAK ZORDUR.

DİYET YAPMAK;
EMEK İSTER,
MOTİVASYON İSTER,
DÜZGÜN YAŞAM KOŞULLARI İSTER
diye düşünürüz…

DİYET = STRES algısı vardır.

Oysa diyet değil de, sağlıklı beslenme olarak bakarsak uygulayacağımız programa, durumu daha kolaylaştırmış oluruz.

ARTIK İSTEDİKLERİMİ YİYEMEYECEK MİYİM?
EKMEĞİ TAMAMEN KESTİM!
HİÇ Mİ TATLI YEMEYECEĞİM???
AMA BEN SEBZE SEVMEM.
ÇOK YOĞUNUM DİYET YAPAMAMJ


Diyet = Stres = Karışık sorular = Motivasyon = Kilo vereme = Zor kilo verme = Mutsuzluk

Kilo problemi varsa bir yerlerde yanlış yapıyoruz demektir.

Öğün atlıyor olabiliriz.
Günlük yememiz gerekenden çok az yiyor da olabiliriz (metabolizmayı yavaşlatır.).
Yediğimizi yakmamız için enerji sağlayan ekmek grubu besinleri, yememiz gerekenden az yiyor olabiliriz ya da hiç yemiyoruzdur.
Fiziksel aktivitemiz azdır. Günlük harcadığımız kalori, gıdalardan aldığımızdan azdır belki de..
Akşam yemek yeme saatleri çok geç oluyordur.
Yeme bozukluğu da olabilir. Kızınca yemek yeme, moralimiz bozulunca yemek yeme vs.

Bunların hepsi kilo problemine sebep olabilecek ihtimallerdir. Bunların dışında metabolik, elimizde olmayan sebepler de olabilir tabii.

Öncelikle bakış açımızı değiştirmeliyiz.

HANGİ GIDAYI?
NE ZAMAN?
NE KADAR SIKLIKLA?
NE KADAR MİKTARDA?
NEYİN YERİNE, HANGİ GIDAYI ÇIKARARAK?
NASIL YİYEBİLECEĞİMİZİ BİLİRSEK

YASAKSIZ DİYET = SAĞLIKLI BESLENME

uygulamış oluruz.

Eğer yoksunluğa sebep olabilecek bir diyet programı uygulanırsa zayıflama süreci zor geçer, stresli bir süreç haline gelir, kilo versek bile yoksunluğun sebep olabileceği yeme atakları geçirebilir, yeme bozukluğu yaşayabiliriz ve en önemlisi kilomuzu koruyamayız.

1 H 5 N yi uygularken elbette başta zorlanabiliriz. Sevdiğimiz fakat kilo aldıran gıdanın tüketim sıklığını azaltırken tekrar tekrar yeme isteğimiz de olabilir.



PEKİ BUNUNLA NASIL BAŞEDEBİLİRİZ?

TÜM YAŞAMIM BOYUNCA SAĞLIKLI YEME PLANI UYGULAMAK GEREKTİĞİNİ KABUL EDERSEM, DİYET = SAĞLIKLI BESLENME UYGULAMAK ÇOK DAHA KOLAY OLACAK. ELBETTE BAŞTA ZORLANABİLİRİZ. YASAKSIZ HERŞEYİ KARARINDA YİYEREK 1 H 5 N Yİ DİKKATE ALARAK BUNU BAŞARABİLİRİZ.


BALTAYICI VE TETİKLEYİCİ CÜMLELERİMİZİ TESPİT EDELİM

Baltalayıcı cümle: Kilo verme nedenlerini kendime anımsatmak zorunda değilim. Zaten biliyorum.
(36 Beden eteğime girmek, aynada kendime baktığımda mutlu hissetmek, sağlıklı ve fit olmak….)
 Tetikleyici cümle: Şimdi biliyor olabilirim. Ama geçmişte biliyor olmama rağmen başarısızlıklarım olmadı mı?

Baltalayıcı cümle: Amaan masada duran tatlıdan bir kere yesem bir şey olmaz..
Tetikleyici cümle: Onu ağzıma aldığım süreden itibaren 30 saniye mutluluk için , sonrasındaki mutsuzluğu seçmek istemiyorum.

Baltalayıcı cümle: Diyet yapmak çok zor, çok yoğunum, zorlanırım.
Tetikleyici cümle: Sağlıklı beslenmeyi tamamen öğrendiğimde neyi ne kadar yemek gerektiğini bileceğim.

KENDİNİZE NOTLAR YAZIN: GÖREBİLECEĞİNİZ HER YERE GARDROBA, BUZDOLABINA, ÇALIŞMA MASANIZA, CEP TELEFONUNUZA, ARABANIZA….
ÖRN:
Zayıfladığımda en sevdiğim pantolona gireceğim.
Sağlıklı beslenmeyi öğreneceğim.
Aynaya baktığımda, kendimi gördüğümde mutlu olacağım.
Reddetmeyi öğrendiğim için bu konuda özgüvenim arttı

BU TARZ CÜMLELER YAZIN VE HERGÜN OKUYUN. ZATEN BİLİYORUM DİYEREK BUNLARI OKUMAMAZLIK YAPMAYIN.

TEBRİKLER KUMBARASI
Kendiniz için TEBRİKLERRR kumbarası yapın. Yaptığınız her olumlu davranış ve reddetme için bir miktar bozuk para atın. Diyetinizi sürdürürken belirli bir haftadan sonra biriken paraları alın, kendiniz için harcayın.
BU DAVRANIŞLARI SÜREKLİ UYGULADIĞINIZDA, REDDETMEYİ ÖĞRENDİĞİNİZDE, ZARARLI GIDALARINI YEME SIKLIĞINI VE DÜZENİNİ AYARLAMAYI ÖĞRENDĞİNİZDE DİYET = SAĞLIKLI BESLENME DAHA KOLAY OLACAKTIR.
BİRYERLERDEN BAŞLAYIM, ARTIK NE YAPACAĞIM DEMEYİP ADIM ATALIMJ





PATLICANI KIZARTMADAN KARNIYARIK

Malzemeler:
5 adet küçük boy patlıcan
200 gr yağsız kıyma
5 adet sivri biber
2 küçük boy soğan
1 orta boy domates
1 tatlı kaşığı domates salçası, ½ tatlı kaşığı biber salçası
2 diş sarmsak
1 çay bardağı sıvı yağ

Yapılışı:
Patlıcanları aralıklı soyun. Yağlı kağıda yerleştirin. Önce bir süre sertliği gidene kadar 150-180 derecede pişirin. Sonra fanlı olarak 200 derecede pişirin. Patlıcanların iyice küçülüp yumuşaması gerekiyor.  Ara ara kontrol ederek yumuşayana kadar pişirin.

Patlıcanlar pişerken, iç malzemesini hazırlayabilirsiniz. Biberleri minik minik doğradıktan sonra, tavaya koyun 2 çorba kaşığı sıvıyağ ile pişirin. Birkaç dakika yağda çevirdikten sonra tavanın dibine çok az (tavayla biberlerin temasını kesecek kadar)su koyun. Bu şekilde yağı kızdırmamış ve kanserojen madde açığa çıkmasını engellemiş olursunuz. Biberler yumuşadıktan sonra küçük doğranmış soğanı da tavaya koyun biberlerle beraber çevirin. Sonra kıymayı ekleyin. Salçaları da ekledikten sonra güzelce karıştırın. En son küp doğranmış domates ve dövülmüş sarmsağı da ekleyin. Kıyma piştikten sonra 1 çay kaşığı tuz, 1 çay kaşığı toz kırmızı biber, 1 çay kaşığı karabiber ve 1 çay kaşığı pul biber ekleyin. Baharat miktarı damak zevkinize göre değişebilir. Biraz da baharatlarla eti pişirdikten sonra altını kapatabilirsiniz.

İyice yumuşamış olan patlıcanlar kuru kuru olacaktır. Bu kuru patlıcanları tavada biraz yağda çevireceğiz.  Tavaya kalan yağı koyup biraz kızdırıp patlıcanlar içinde iyice çevirin.  Birkaç saniye bekledikten sonra patlıcanları sürekli çevirin.  Bu şekilde kızarmış görünümlü fakat içi yağ çekmemiş patlıcanlarımız olacak.
Artık malzemeyi patlıcanları keserek içine yerleştirebiliriz. 3 tatlı kaşığı iç malzemeyi bir patlıcana doldurun. 

Karnıyarık yemeğimiz hazır.

2 Küçük boy karnıyarık + 1 kase cacık + 1 dilim ekmek + bol salata ile güzel bir öğün olabilir.
Afiyet olsun :)


6 HAZİRAN DİYETİSYENLER GÜNÜ

6 HAZİRAN 1966 YILINDA İLK MEZUN OLAN MESLEKTAŞLARIMIZIN,
MEZUNİYET TARİHİNİN,
DİYETİSYENLER GÜNÜ OLARAK BELİRLENMESİYLE HER SENE BU ÖZEL GÜNÜ KUTLUYORUZ.

BİZ DİYETİSYENLERİN GÖREVİ NEDİR?

Diyetisyenlik, büyüme, gelişme ve ömür boyu tüm bireylerin sağlığının korunması, geliştirilmesi, yaşam kalitesinin arttırılması için beslenme biliminin ilkeleri doğrultusunda bireysel ve toplu beslenmenin plân ve programlarını düzenleyen; besin ögesi, besin ve beslenmeden kaynaklanan sağlık sorunlarını araştıran, değerlendiren, çözüm yolları bulan; var olan besin kaynaklarının ekonomi ve sağlık kurallarına uygun olarak kullanılmasını sağlayan, besin denetimini yapan, bu konularda fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak sağlıklı yaşam biçimlerinin benimsenmesi amacıyla bireyi ve toplumu bilgilendiren, bilinçlendiren, doğuştan ve sonradan oluşan hastalıklar ve diğer özel durumlarda tıbbî ve cerrahî tedavilere uygun, doğal ve tedavi edici besinlerin bileşimlerine göre diyet programı plânlayan, eğitim veren, eğitim programlarını plânlayan, uygulatan ve izleyen sağlık meslek alanıdır.
(TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ)


MESLEĞİMİ SEVİYORUM!!!

İYİ Kİ DİYETİSYENİM!!!









TÜRK KALP VAKFI' NIN ORGANİZE ETTİĞİ, 27.KALP HAFTASI PROGRAMINDA 9 MESLEKTAŞIMLA, VAKFIN BELİRLEDİĞİ OKULLARDA SAĞLIKLI BESLENME VE FİZİKSEL AKTİVİTE ÜZERİNE SEMİNER VERDİK. 


BEN KENDİME DÜŞEN PAYI GERÇEKLEŞTİRMEK ÜZERE, 15 NİSAN 2015' TE BEŞİKTAŞ GAZİ PAŞA ORTA OKULUNDA BU ÖNEMLİ VE ZEVKLİ GÖREVİ TAMAMLADIM.


ÇOCUKLAR HARİKAYDI.
BENİM İÇİN ÇOK EĞLENCELİ BİR SUNUM VE DENEYİM OLDU :)
TDD İSTANBUL İL TEMSİLCİMİZ DYT.FEYHAN BELEN PLAKTİMİZİ ALDI.

ARTIK SIRA BİZDE...

15 NİSANDA BEŞİKTAŞ GAZİ MUSTAFA KEMAL ORTAOKULUNDA 'SAĞLIKLI BESLENME' KONULU SEMİNERİM VAR. HERKESİ BEKLERİM...
9 NİSAN 2015

TÜRK KALP VAKFI' NIN
27.KALP HAFTASI ORGANİZASYONU BASIN BÜLTENİ



ASPARTAM VE GERÇEKLER
(Aşağıdaki linkten alıntı bir yazı)
http://www.yesilist.com/cms.php?id=928&u=en-sik-kullanilan-zehir-aspartam-e951

En sık kullanılan zehir: Aspartam E951

Ayşe Bereket
Aspartam nedir ve yan etkileri nelerdir
1965 yılında keşfedilen aspartam, sükrozdan (sofra şekeri) 200 kat daha tatlı ve çok daha az kalorili, 90’dan fazla ülkede ilaç, gıda ve içecek sektöründe çok sık kullanılan bir suni tatlandırıcıdır.

Laboratuvar ortamında elde edilen aspartam üç ana maddeden oluşmakta: %40 aspartik asit (ya da aspartat, bir tür amino asit), %50 fenilalanin (bir tür amino asit) ve %10 metanol (metil alkol).


Metanol ya da metil alkol bildiğiniz gibi antifriz, bazı yanıcı maddeler ve kaçak içki yapımında kullanılan öldürücü bir nörotoksindir. Metil alkol karaciğerde formaldehit ve formik asite metabolize olur.
Aspartik asit ve fenilalanine gelince, tatlandırıcı üreticileri bu maddelerin gıda ve içeceklerde doğal olarak bulunduğunu belirtiyor. Ancak yapılan araştırmalara göre, yiyeceklerde bulunan bu aminoasitler başka aminoasitlere bağlı olduklarından sağlığa zarar vermiyor. Aspartamın içindeki (%40) aspartik asit ve (%50) fenilalanin ise, midedeki enzimler tarafından ayrıştırılıyor ve serbest kalan fenilalanin metabolizma tarafından diketopiperazin adındaki kanserojen bir maddeye dönüşüyor. Aspartik asit de, sinir hücrelerinin stimüle ederek bunların ölümüne yol açan eksitotoksin adlı toksik maddeye dönüşüyor.

Özetle, aspartam insan vücuduna girince hem bir kanserojene, hem bir nörotoksine (sinir sistemi üzerinde zararlı etkileri olan bir zehir) hem de bir eksitoksine (sinir hücrelerini öldüren toksik madde) dönüşüyor. 


Aspartam, FDAe (U.S. Food and Drug Administration – Sağlık Bakanlığı’na bağlı Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tüm bildirilen gıda katkı maddeleri yan etkilerinin %75’i oluşturmakta. Aspartamın sebep olduğu belgelenmiş 90 tane semptomdan bazıları: baş ağrısı, migren, baş dönmesi, nöbet, bulantı, uyuşma, kas spazmları, kilo artışı, deri döküntüsü, depresyon, yorgunluk, sinirlilik, çarpıntı, uykusuzluk, görme bozuklukları, işitme kaybı, nefes zorluğu, anksiyete atakları, konuşma bozukluğu, tat kaybı, tinnitus (kulak çınlaması), vertigo, hafıza kaybı ve eklem ağrıları. Aspartamın yan etkilerini inceleyen bilim adamları ve doktorlara göre beyin tümörleri, MS, epilepsi, kronik yorgunluk sendromu, Parkinson, Alzheimer, mental gerilik, lenf kanseri, lösemi, doğum kusurları, fibromialji ve diyabet aspartam kullanarak tetiklenebilir ya da ağırlaşabilir. 

Ayrıca Fenilketonüri (amino asit metabolizmasının bozulması sonucu meydana gelen kalıtsal bir hastalık) hastaları aspartamın içerdiği fenilalanini metabolize edemedikleri için, kanda biriken bu madde beyinde harabiyet yapar ve en ciddi sonucu fenilalanin ve türevlerinin birikmesine bağlı olarak mental gerilik oluşmasıdır.

Aspartamın karanlık geçmişi

Peki günümüzde en tehlikeli gıda katkısı olarak kabul edilen aspartam nasıl keşfedildi, yasallaştırıldı ve kullanımı nasıl hala bu kadar yaygın olabiliyor?

1965 yılında G.D. Searle İlaç Şirketi’nde, bir ülser ilacı üzerinde çalışan bir kimyager şekerden 200 kat daha tatlı fakat kalorisi olmayan aspartamı keşfeder.

1967’de Searle FDA’ye başvurmak için gerekli testleri başlatır ancak Searle adına bu testleri yavru maymunlar üzerinde yöneten Harold Waisman adında bir biyokimyager, aspartamlı sütle beslenen yedi maymundan birinin öldüğünü ve beş tanesinin de granmal nöbet geçirdiği bildirir.

Bu arada 1970’ın sonlarına doğru, pazar payı en yüksek düşük kalorili suni tatlandırıcı Siklamat, bazı bilim adamları tarafından kanserle ilişkilendirildiği için piyasadan kaldırılır. Aynı sıralarda, geriye kalan tek suni tatlandırıcı Sakarin de kamuoyunda sorgulanmaya başlar. Artık Aspartam için pazarda yer açılmıştır. 

1971’de Dr. John Olney (sinir sistemi ve beyin üzerine araştırma yapan ve monosodium glutamatı bebek mamalarından çıkarılmasını sağlayan bilim adamı) araştırmalarının aspartik asitin yavru farelerin beyinlerinde delik açtığını Searle’e bildirir. Searle’ün kendi araştırmacılarından biri benzer bir araştırmayla Dr. Olney’i onaylar.

Şubat 1973’te testlere onlarca milyon dolar harcayan Searle, FDA onayı için başvurur ve aspartamın güvenli olduğunu ispatladıklarını iddia ettikleri yüzün üzerinde araştırma sunar. Mart 1973’te bu verileri inceleyen ilk FDA bilim adamları Searle’ün verdiği bilgilerin aspartamın güvenirliliğini göstermeye yeterli olmadığını ve daha fazla laboratuvar testi gerektiği açıklarlar.

Mayıs 1974’te (Siklamat’ın piyasadan kalkmasında büyük rol oynayan) Avukat Jim Turner ve Dr. Olney’in 1971 yılında yavru farelerin beyinlerinde delik açılmasıyla sonuçlanan araştırmasını tartışmak için Searle temsilcileriyle bir araya gelir. Ancak, Temmuz 1974’te FDA aspartamın kuru gıdalarla sınırlı kullanımı için ilk onayını verir. Ağustos ayında Avukat Jim Turner ve Dr. Olney aspartam’ın onayına karşı ilk itirazlarını sunar. Aralık
1975
’te FDA aspartam onayına durdurma kararı alır ve Searle’ün aspartamı pazarlamasını engeller


1976’da Turner ve Olney’in dilekçeleri Searle laboratuvarlarının FDA tarafından denetlenmesine yol açar. Sonuç, Searle test prosedürlerinin şişirme, hata dolu ve test verilerinin manipüle edildiğidir.Denetmenlerin raporunda “o güne kadar Searle testleri kadar kötü bir şeye rastlamadıkları”yazmaktadır.

1977 inanılmaz numaraların döndüğü önemli bir yıl. Ocak1977’de FDA, Amerika Adalet Bakanlığı’na Searle’e aspartam güvenirlilik testleri sırasında bulguları saptırmak ve “gerçekleri gizlemek ve yalan açıklamalar yapmak” sebebiyle dava açılabilir mi diye araştırması için tahkikat heyetinin kanuni takibat başlatması için resmî başvuruda bulunur. Bu, FDA tarihinde ilk defa bir üreticiye ceza davası açmak istemesidir. İşler bu noktada iyice “kirlenmeye” başlıyor. Bir iki hafta sonra, Searle’ün Avukatları Sidley & Austin Searle araştırmasının başındaki savcı Samuel Skinner ile iş pazarlığına oturuyor. Mart ayında ise Searle Donald Rumsfeld’i CEO olarak işe alıyor. Rumsfeld hatırlayacağınız üzere eski bir kongre üyesi, Ford hükümeti’nin Savunma Bakanı, daha sonra 2001’de George W. Bush’un da Savunma Bakanlığını yapmış, 11 Eylül olaylarından sonra çıkan Irak ve Afganistan savaşının mimarıdır. Rumsfeld Searle’ün üst yönetimine birçok Washingtonlu ahbabını yerleştirir. 

Temmuz
’da Samuel Skinner savcılıktan ayrılır ve Searle’un avukatlık bürosunda çalışmaya başlar.Ağustos’ta FDA Bressler raporunu yayınlar. Raporda Searle araştırmalarından birinde, 196 hayvandan 98’inin öldüğü ve bazılarının ancak bir yıl sonra otopsi yapıldığı açıklanır. Birçok başka hata ve tutarsızlık olduğu da tespit edilir. Aralık ayında Savcı Skinner’ın geri çekilmesi ve istifası kanuni takibat sürecini o kadar yavaşlatır ki, aspartama karşı yapılan suçlamalar zaman aşımına uğrar ve tahkikat heyeti kanuni takibatı bırakır.


1979’da FDA aspartam’ın güvenirliliğine araştırması için bir Kamu Araştırma Kurulu kurar. Bir yıl sonra bu kurul hayvanlarda oluşan beyin tümörleri hakkında daha fazla araştırma yapılmadan onaylanmaması gerektiğine karar verir. “aspartamın güvenli bir gıda katkı maddesi olarak kullanılmasına dair kesin kanıt sunulmadığını” açıklar.

1981 diğer çok önemli bir yıldır. Ocak 21’de Ronald Reagan Başkanlık yemini eder. Reagan’ın geçici kabinesinde yer alan Searle’ün CEO’su Rumsfeld kendi eliyle yeni FDA Başkanı Dr. Arthur Hull Hayes Jr.’u seçer. Reagan’ın yemininden bir gün sonra, Searle FDA onayı için yeniden başvurur. Mart’ta yeni FDA Başkanı Kamu Araştırma Kurulu’nun sonuçlarını tekrar gözden geçirmek için özel bir panel kurar.Mayıs’ta beyin tümörü meselesini araştıran altı FDA bilim adamından üçü aspartamın onaylanmaması gerektiğini ve Searle’de yapılan testlerin güvenilir ve yeterli olmadığını açıklar. Temmuz 1981’de Rumsfeld tarafından seçilen yeni FDA Başkanı’nın ilk icraatlerinden biri Kamu Araştırma Kurulu’nu hiçe sayarak, kendi FDA ekibinin önerilerini görmezden gelerek aspartamın kuru gıdalarda kullanımı için onaylamak olur. 
Ekim 1982’de FDA, Searle’un gazlı ve diğer içeceklerde kullanımının onaylanması için başvurduğunu açıklar. Temmuz 1983’de National Soft Drink Association (NSDA – Ulusal Alkolsüz İçecek Birliği) aspartam’ın likit halde çok değişken olduğunu ileri sürerek, aspartamın gazlı içeceklerde kullanılmasının daha fazla veri elde edilene kadar ertelenmesini talep eder. Likit haldeki aspartam 30 derecenin üzerinde bir ısıda kaldığında, iki iyi bilinen toksin DKP (Diketopiperazin) ve formaldehite dönüşmekte. Aynı yıl NSDA’nin yanında başka bağımsız avukat ve bilim adamlarının da FDA’ye resmi itirazlarda bulunmalarına rağmen, 1983 sonbaharında aspartam içeren gazlı içecekler tüketiciye sunulur.


1985’te, “meşhur” Monsanto (bkz. Monsanto ve GDO yazıları) Aspartam’ın patentini elinde bulunduran G.D. Searle’ü satın alır ve Searle Pharmaceuticals ve NutraSweet Company (aspartam kısmı) adında iki ayrı şirket kurar. 2000 yılında ise Nutrasweet’i J.W.Childs’a satar.

1993’de FDA, aspartamı diğer içecekler, pişmiş gıda ve şekerlemelerde kullanılmasını onaylar. 1996’da ise FDA, aspartam kullanımı üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırarak tüm gıda ve içeceklerde kullanımını onaylar.
Birçok Avrupa Birliği ülkesi aspartamı 1980’lerde onayladı, tüm ülkelerin onaylaması ise 1994’te gerçekleşti. aspartam’ın Avrupa’daki patenti 1987’de, Amerika’daki patenti ise 1992’de sona erdi.

Dikkat! Aspartam her yerde

Aspartam (E951) Equal, Spoonful, NutraSweet ve Canderel ve 2009’dan beri AminoSweet ticari adları altında yaklaşık dünyada satılan 6.000 gıda ve içecek maddesinde bulunmakta. Türkiye’de aspartamAspartil, Diyet-Tat, Nutra-Tat, Sanpa gibi ticari adlar altında da satılmakta.



-Aspartam içeren maddelerden ilk akla gelenler diyet kolalar ve diğer diyet ya da şekersiz ibaresi bulunan meşrubatlar ve meyveli içecekler.

-Şekersiz çikletler, nane şekerleri, şekerler ve çikolatalar.


-Kahvaltı gevrekleri, meyveli yoğurtlar, yağsız veya az yağlı yoğurtlar, hazır tatlılar, pudingler, çikolatalı, meyveli sütler, kakaolu içecekler, dondurmalar.





-Soslar, tatlı soslar, reçel ve marmelatlar ve ketçap.


-Bazı çaylar, hazır kahveler, kahvelere eklenen şuruplar, tatlandırılmış soğuk çaylar, tatlandırılmış sular ve proteinli besleyici içecekler
 çoğu zaman aspartam içermekte.

-Diyabet hastalarının kullandıkları çoğu gıda.


-Diş macunları, gargaralar.


-İlaç sektöründe: Çiğnelebilir vitaminler, suda eriyen vitaminler (Redoxon), vitaminler (özellikle hamilelere verilen ve demir eksikliği tedavisinde kullanılan Maltofer, Bonmega Kalsiyum+D3, menopoz sonrası kemik kaybını önlemek için verilen Bonenorm), romatoit artrit ve osteoartrit ilaçları (Berkofen), mükolitikler yani balgam sökücüler (Asist, Mucocure, Muconex), laksatifler, soğuk algınlığı ilaçları (Pir Hot D, Gribex, pediyatrik üst solunum yolu enfeksiyonu için kullanılan Spectracef), pastiller, migren ilaçları (Maxalt), antibiyotikler (Zinnat, Augmentin, Texef), demans ilaçları (Emaxin), antidepresanlar (Eslong), anksiyolitikler (Xanax).

Bu liste benim yaptığım bazı araştırmalar sonuncunda ortaya çıkarabildiğim ilaçlardır. Kullandığınız ilaçların prospektüsündeki yan maddelere bakarak, aspartam içerip içermediğini görebilirsiniz.

Gıdaya gelince, 07.01.2011’de Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Gıda Kodeksi Yönetmeliği Gıda Maddelerinde Kullanılan Tatlandırıcılar Tebliği’nin 6. Maddesi aşağıdadır:
“Ambalajlama, etiketleme ve işaretleme MADDE 6 –
(2) Yukarıdakilere ilave olarak aşağıdaki hükümler de etiket üzerinde yer almalıdır:
a) "Doğrudan tüketim için …………….. bazlı tatlandırıcı" ifadesi, tüketiciye doğrudan sunulan tatlandırıcıların etiketinde yer almalı ve boşluk bırakılan yere ürünün bileşiminde bulunan tatlandırıcının veya tatlandırıcıların adı veya adları yazılmalıdır.
b) Tatlandırıcı ihtiva eden gıda maddelerinin etiketlerinde, tatlandırıcı içerdiğine dair ifade ürün adıyla aynı yüzeyde farklı ve dikkat çekici renkte ve büyüklükte belirgin bir şekilde yer almalıdır.
(3) Poliol veya şeker alkolü ve/veya aspartam ve/veya aspartam-asesülfam tuzu içeren ve tüketiciye doğrudan sunulan tatlandırıcıların etiketinde şu uyarılar yer almalıdır:
a) Polioller: aşırı tüketimi laksatif etkiye neden olabilir.
b) Aspartam: fenilalanin ihtiva eder.
c) Aspartam-asesülfam tuzu: fenilalanin ihtiva eder.”

Ama bu yönetmeliğe ne kadar uyulduğunu görmek bizlere düşmektedir. Anlaşılan, aspartam tuzağına düşmemek için elimizde bir büyüteç, etiket ve prospektüs peşine düşmeliyiz. Belki de her birimiz aspartam içerdiğini bildiğimiz maddelerin bir listesini yapıp, paylaşmalıyız.


Bazı Kaynaklar:
http://www.ichastaliklaridergisi.org/managete/fu_folder/1998-06/html/1998-5-6-402-405.html
http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2012/09/26/aspartame-causes-brain-damage.aspx
http://www.encognitive.com/node/1673
http://www.swankin-turner.com/aspartame.html
http://www.swankin-turner.com/hist.html
Aspartame/NutraSweet: The History of the Aspartame Controversy by James Turner, ESQ. Director of the National Institute of Science, Law, and Public Policy (NISLAPP)

Ayşe Bereket




BADEMLİ ISPANAK SALATASI

1-2 bağ ıspanak
¼ bağ maydanoz
¼ bağ dereotu
2-3 dal taze soğan (sadece yeşil kısmı)
½ orta boy nar
4 adet çiğ badem + 1 tatlı kaşığı zeytinyağ
Limon, nar ekşisi, az tuz
(yağ, nar, tuz ve badem dışındakileri damak zevkinize göre arttırıp azaltabilirsiniz)

Önce ıspanakları ellerinizle doğrayın (herkesin bildiği gibi bıçakla doğrama ile vitamin kaybı oluyor), sonra nar ekşisi ve zeytinyağını dökün ve iyice harmanlayın. Ardından taze soğanı doğrayın. Diğer tüm malzemeleri (bademleri elinizle parçalayabilirsiniz) de ekledikten sonra iyice karıştırın. Kısa bir süre (malzemeler soğuyana kadar)dolapta bekletin, salata servise hazırdır.
Afiyet olsun J

Bu salatayı bir ana öğünde yanına 1 dilim ekmekle rahatlıkla yiyebilirsiniz.

Salatanın değişim miktarları:  1,5 değişim sebze+1 değişim meyve+1,5 değişim yağ
ŞERİFALİ ERENAY ANAOKULU' NDA SEMİNERİMİZ (21 OCAK 2015)

KONU: OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARDA BESLENME SORUNLARINA YÖNELİK ÇÖZÜMLER






                      


MORALİNİZİ YÜKSEK TUTMAYA ÇALIŞIN!!!

ÖNEMLİ OLAN DİYETTE KAÇAMAK YAPTIKTAN SONRA ONU NASIL TELAFİ ETMENİZ GEREKTİĞİNİ BİLMEKTİR.
EĞER NASILSA DİYETİ BOZDUM DİYEN CÜMLELER KURARSANIZ İŞTE O ZAMAN DİYETİ VE MOTİVASYONUNUZU BOZMUŞ OLURSUNUZ.
SORUNA ODAKLANMAYIN ÇÖZÜM ÜRETMEYE ÇALIŞIN, ÖNÜNÜZE BAKIN, KALDIĞINIZ YERDEN DEVAM EDİN DİYETİNİZE, MOTİVASYONUNUZU BOZMAYIN!!!

YEME ARZUSUNUN ÜSTESİNDEN GELME YÖNTEMLERİ


1)      DURUMU TANIMLAYIN: Kendinize şunu deyin. ‘ Bu yalnızca yeme arzusu…rahatsız edici bir durum ama açlık gibi acil bir durum değil.!
2)      GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE KARŞI KOYUN:  Yeme arzunuza yenik düşerek kavuşacağınız anlık mutluluğun buna değip değmeyeceğini sorun. Yedikten sonraki mutsuzluğu düşünün.
3)      KENDİNİZE BAŞKA SEÇENEK TANIMAYIN: Yeme arzunuzla baş etmenizi güçleştiren bölüm duyduğunuz acıdır. Tümüyle inandırıcı bir şekilde ‘ BAŞKA YOLU YOK’ diyecek olursanız ve ilginizi farklı bir yöne çevirecek olursanız, yeme arzunuz yok olacaktır. Eğer ki ‘ Yeme arzum çok şiddetli, bilemiyorum, acaba dayanabilir miyim?’ diye düşünürseniz yeme arzunuz yok olmaz.
4)      YEME ARZUNUZA KARŞI KOYMAK İSTEMENİZİN NEDENLERİNİ KENDİNİZE ANIMSATMAYI ÖĞRENİN: Neden kilo vermek istediğinizi, zayıfladığınızda o giyemediğiniz eteği, pantolonu giydiğinizi hayal edin. Daha sağlıklı olduğunuzda ne kadar rahat hareket edeceğinizi düşünün.
5)      AZ KALORİLİ YA DA HİÇ KALORİSİ OLMAYAN BİR İÇECEK SEÇİN: Maden suyu, limon suyu, bitki çayı vs.
6)      RAHATLAYIN: Farklı yöntemler kullanarak rahatlayın. Burnunuzdan nefes alıp vermeyi deneyin. Nefes alırken 4’ e kadar ağır ağır sayın, verirken de aynısını yapın.
7)      ŞİDDETLE ARZULADIĞINIZ YİYECEKTEN UZAK DURUN: Ya göremeyeceğiniz bir yere koyun ya birine verin ya da çöpe atın.


UNUTMAYIN BİR KERE BUNU BAŞARIRSANIZ KENDİNİZE GÜVENİNİZ GELİR VE ARTIK REDDETMEYİ ÖĞRENİRSİNİZ!!!!!


(‘ Beck’ in diyet çözümü’ kitabından alıntıdır.)
GÜLSÜN HANIMIN KİLO VERME SERÜVENİ...

Ortaokul sonrasında hep bir 5 kilo fazlalığım vardı hiç profesyonel yardım almadan biraz kilo verip sonra tekrar alıyordum. son 3 yıl fazla kilom 7 çıkmıştı ve ben kendimi kötü hissetmeye başlamıştım. bir uzmandan yardım almayı düşündüğüm sırada başka bir amaçla gittiğim dermaslim merkezinde hiç tanımadan diyetisyen paketi de satın aldım. elif hanım ile ilk karşılaşmamızda o kadar sıcak ve samimi davrandı ki ilk görüşmeden sonra bu işi birlikte başarabileceğimizi düşündüm. progmamı benim yeme alışkanlığıma aykırı olmayacak yaşantımı zorlamayacak şekilde hazırlaması işimi çok kolaylaştırıyordu. 4 aylık bir program almıştım çünkü amacımız sadece kilo vermek değil aynı zamanda kilo korumayı da öğrenmekti. 3 ayda hiç zorlanmadan fazla kilolarımı verdim. daha sonra elif hanımın verdiği eğitimlerle kendi yeme programımı kendim yapmaya başladım. ayrıca elif hanım bana yemeyi kaçırdığım günlerde bunun keyfini çıkarmamı ancak daha sonra sporla(ben sadece yürüyüş yaptım) ertesi gün daha dengeli yiyerek nasıl telafi edeceğimi öğretti. böylece özel günlerde yemeler sonrası pişmanlıklar ortadan kalktı(tabi ki dozunda yemeler) çünkü nasıl baş edeceğimi öğrenmiştim. bir aydır kendi yemek listemi tek başına yapıyorum yürüşlerimi olabildiğince ihmal etmiyorum ve koruma da olmama rağmen yarım kilo vermişim. elif hanım ve tabi ki psi koloğumuz derya hanımın yardımlarıyla artık daha iyi hissediyorum içine zor girdiğim kıyafetlerimin bol gelmesinin tadını çıkartıyorum elif hanım derya hanım iyi ki hayatıma girdiniz emeklerinize sağlık...
DERMASLİM ' DE MÜKERREM ON....

Elif hanım ile bu site sayesinde(tavsiyeediyorum.com) tanıştım,göbeğimin büyüklüğünü tarif bile edemezdim ne yapsam olmuyor bir türlü zayıflayamıyordum. İnternetten diyetisyen aramaya başladım ve elif hanıma gittim 25 gün oldu 7 kg hepsi de göbekten :) şimdiden istediğimi giymeye başladım,süper bir durum. Elif hanımın tavsiyeleri ve programı,yakın ilgisi,güven ve motivasyonu ile zorlanmadan hatta zevkle yaptığımın doğru beslenme metodu sayesinde kendimle barıştım. Bulunduğu kurum DERMASLİM çalışanların motivasyonu ve ilgisi de ayrıca fazladan destek oluyor. Kilo sorununuz mu var? Doğru kişi ve kurum tam da benim tanıştıklarım. Herekese şiddetle tavsiye ediyorum. Saygılar.
SİZ DE İYİ Kİ VARSINIZ ESRA HANIM:)

28 yaşına kadar hiçbir zaman birçok diyetisyene başvurmama rağmen kilo verememiştim. Elif Hanım'a bir arkadaşım vasıtasıyla başvurdum ve 2 ay içinde 6 kilo vermeme rağmen Elif hanımın programıyla bölgesel olarak da istediğim gibi inceldim. Şu an kendimi çok iyi hissediyorum. En önemlisi de kendimi rejim yapıyormuş gibi hissetmiyorum. En sevdiğim yemekleri bile lezzetinden hiçbir şey eksilmeden yedim. Tatlı ve makarnalarda dahil Elif hanımın süper tarifleriyle. Bu yüzden Elif Hanım'a ve Dermaslim' e çok teşekkürler. İyi ki varsınız.
AYŞENUR HANIM HARİKAYDI...

Elif Hanımla 3 ay önce Batı Ataşehir'deki Dermaslim'de tanıştım. Kendisi Dermaslim'den aldığım bir programın diyet ayağının danışmanıydı. Kısa bir süre için beraber olacaktık. Ama beraber yürüttüğümüz süreçte o kadar hoşnut kaldım ki yola devam ettik. 3 ayda 6 kilodan fazla verdim. Şu an 13 yıl önceki kilomdayım. Elif hanım, benim diyetisyen kavramına güvenimi tazeledi. Diyet listesini son derece uygulanabilir buldum. Bedenimin gereksinmelerine uygun bir şekilde, gerçekçi bir programdı. Verdiği destek de benim için çok önemliydi. Ayrıca beslenme hatalarımı görmemi sağladığı ve beslenmeyi yeni baştan öğrettiği için de çok mutluyum. Dermaslim ailesine ve Elif Hanım'a bu vesileyle çok çok teşekkür ederim.